MÜKEMMELLİYETÇİLİK


MÜKEMMELLİYETÇİLİK
Çoğu insan performanslarını sürekli olarak yükseltmek konusunda talep yağmuruna tutulmaktadır. Doğduğumuz andan itibaren hayatımızdaki birçok farklı insan tarafından yapılan değerlendirilme ve düzeltilme girişimine tahammül etmek durumunda kalırız.
Sıklıkla karşılanması beklenen talepler ve baskın olarak yerleşen standartlar yetişkinlik hayatımızda da devam eder. Birçok kurum ve organizasyon çalışanlarından kısa zamanda daha fazla başarı göstermesini bekleyerek performanslarını arttırmak konusunda sürekli çaba göstermelerini beklerler.
Dışardan gelen bu baskılara ek olarak bireyler kendi içlerinde de belirli düzeylerde başarılı olmak ve performans göstermek için baskı hissederler. Arkadaşlara yemek pişirdiğimizde, misafirlerimizin beğenmesinden keyif alırız.
Performansı geliştirme veya yüksek standartlara ulaşma arzusu mükemmeliyetçi olmak ile aynı değildir.


Mükemmeliyetçiliğin Tanımları
Başlangıç noktası olarak mükemmeliyetçiliğin sözlük anlamını alalım: “mükemmelin altında seyreden herşeyi kabul edilmez olarak görmek” (akt: Anthony & Swinson, 2000).  
Burns (1980), mükemmeliyetçileri “standartları ulaşabileceklerinden zor ve mantıksız olan” veya “gerçekleştirilmesi mümkün olmayan hedeflere takıntılı bir şekilde bağlı olan ve kendi değerlerini tamamen üretkenlikleri ve başarılarıyla ölçen” bireyler olarak ifade etmiştir.
Hollender, mükemmeliyetçiliğe ait ilk tanımı yapan kişilerden biridir. Hollender (1978) mükemmeliyetçiliği kişinin kendisinden ya da başkalarından varolan duruma göre gerektiğinden daha yüksek performans talep etme alışkanlığı olarak tanımlamıştır
Mükemmeliyetçi kişiler, gerçekçi olmayan yükseklikte standartlara sahip, esnek olmayan bir şekilde bunlara bağlı kalan ve kendi değerlerini bu standartları başarma derecesine göre tanımlayan bireylerdir.
Hamachek (1978) iki tür mükemmeliyetçilikten bahseder- normal ve nevrotik. Normal mükemmeliyet-çiler, “dikkatli emek harcayarak bir şeylerle uğraşmaktan gerçekten keyif alan” bireyler olarak tanımlanırken, Hamachek nevrotik mükemmeliyetçileri kendilerine göre birşeyleri hiçbir zaman yeterince iyi yapamadıkları için tatmin duygusunu yaşayamayan bireyler olarak açıklar


Roedell (1984), mükemmeliyetçiliğin olumlu ve olumsuz yüzleri olduğu yolundaki bu bakış açısını destekler. Olumlu şekilde, mükemmeliyetçilik bireyi büyük başarılara götürme gücü veren enerjiyi sağlayabilir
Hewitt ve Flett, üç tür mükemmeliyetçilik olduğuna dair görüşlerini belirten çalışmalar yayımlamışlardır: 
Kendine yönelik mükemmeliyetçilik,
başkalarına karşı mükemmeliyetçilik 
sosyal düzene tabi olan mükemmeliyetçilik
Kendine yönelik mükemmeliyetçilik
Bu, kişinin kendisine yönelik, gerçekçi olmayan yüksek ve gerçekleştirilmesi imkansız standartlar belirleme eğilimidir. Bu standartlar bireyin kendisine yöneliktir (self-imposed) ve buna kendini eleştirme ile kendi hatalarını kabul edememe eşlik eder. Kendine yönelik mükemmeliyetçilik, olumsuz hayat koşulları veya algılanan başarısızlıkla birleştiği zaman depresyonla ilgili güçlüklere neden olabilir.
Başkalarına karşı mükemmeliyetçilik
Bu, kişinin başkalarına yönelik gerçekçi olmayan standartlarına uymasını beklemektir. Başkalarına yönelik mükemmeliyetçi kişiler, mükemmelin altında bir iş sonucu hayal kırıklığına uğrayacağı korkusuyla genellikle başkalarına görev vermezler. Başkalarının kendileri kadar iyi yapamayacaklarını düşünerek temsilci atayamazlar. Başkalarına yönelik mükemmeliyetçi kişiler, aynı zamanda aşırı öfke, ilişki stresi, diğerleri konusunda aşırı beklentiye girmekle bağlantılı olarak başka güçlükler de yaşarlar. Gard (1999), bu tür kişilerin genellikle arkadaşsız kaldıklarını ifade eder.
Sosyal düzene tabi olan mükemmeliyetçilik
Bu kişilerin insanların kendilerinden karşılayamayacakları büyüklükte beklentileri olduğuna ilişkin abartılı inançları vardır. Ayrıca sosyal düzene yönelik mükemmeliyetçiler, diğer insanlardan onay görmek için bu standartları yerine getirmek zorunda olduklarına inanırlar. Kendine yönelik mükemmeliyetçilerin yaptıkları kendilerine yönelik yüksek standartlar belirleme davranışından farklı olarak,  sosyal düzene yönelik mükemmeliyetçiler, yüksek standartların kendilerine başkaları tarafından yüklendiğini düşünürler. Bu kişiler, (gerçekçi olmayan standartlara sahip olduğunu algıladığı bireylere karşı) öfke, (yüksek standartlara ulaşamadıkları takdirde) depresyon, ya da (başkaları tarafından yargılanma korkusundan dolayı) sosyal anksiyete hissetme eğilimi gösterirler.
Hewitt ve Flett’ten farklı olarak Frost ve çalışma arkadaşlarının mükemmeliyetçilik tanımlarında altı farklı boyut bulunmaktadır:
hatalar konusunda aşırı kaygı, 
yüksek kişisel standartlar, 
yapılan davranışlar hakkında şüphe duyma,
düzen ihtiyacı,
yüksek ebeveyn beklentisi,
aşırı (excessive) ebeveyn eleştirisi 
Adlerholt-Elliot (1989) mükemmeliyetçi öğrencilerde ve öğretmenlerde başarısızlığa neden olan beş özelliği tanımlar.
işi erteleme, 
başarısızlık korkusu,
ya hep ya hiç zihniyetine sahip olmak,
paralize olunmuş mükemmeliyetçilik 
işkolikliktir. 
Ellis ve Willinsky’nin (1990) aktardığına göre, üstün kızlarla ilişkili olarak ‘mükemmellik kompleksi’ Reis tarafından şu şekilde tanımlanmıştır:
“Birçok parlak genç kız girişimde bulundukları her konuda mükemmel olmaları gerektiğine inanmaktadırlar. Bundan dolayı, en iyi sporcu, en iyi dansçı, en iyi öğrenci, en iyi arkadaş ve en iyi kız evlat olabilmek için büyük oranda enerji yatırımı yaparlar. Ayrıca, bu gençkızlar kendilerini ince, güzel ve popüler olmak zorunda hissederler.Mükemmellik kompleksi kendilerine akla uygun olmayan hedefler belirlemelerine ve sürekli olarak daha yüksek düzeylerde başarı göstermeye çabalamalarına neden olur”.
Kadınlar başarılarını kendi çabaları dışındaki faktörlere atfettiklerinde ve parlak başarılı imajlarını haksız yere veya tesadüfi bir şekilde kazanılmış olarak gördüklerinde komplike bir durum meydana gelebilir. Üstün kızların başarılarını kendilerine değil de, dışsal güçlere atfetmeleriyle ilgili bu eğilimleri “Sahtekarlık Sendromu” (imposter syndrome) olarak tanımlanır. Bu durum, bugünün toplumunda kadının rolü ile ilgili verilmekte olan mesajlarla ilgilidir. Üstün kızlar ve kadınlar zorlukla kazanılmış olan başarılarını aşağı görerek daha mükemmel olmak için uğraşabilirler ve kendilerine ulaşılması imkansız standartlar oluşturabilirler.
Birçok insan tarafından ele alınması gereken bir problem olarak görülüyor olsa da,  Silverman’a göre mükemmeliyetçilik, üstün olmanın kaçınılmaz bir parçasıdır. Mükemmeliyetçilik bireyi ileriye doğru iten, hızla ilerlemesini sağlayan ya da umutsuzluğa iten iki uçlu bir kılıç gibi değerlendirilmelidir. Olumlu gücünün farkına varıldığı, önceliklerin nasıl belirleneceği öğrenildiği ve kişinin kendi yüksek standartlarını başkalarına yüklemesinden kaçınıldığı takdirde mükemmeliyetçiliğin enerjisinden yararlanılabilir. İyileştirilmesi gereken bir hastalık olarak değil de olumlu şekilde yönlendirilmeye gereksinim duyulan bir enerji olarak düşünülmelidir.

İş ve performansı:
Bazı kişiler özellikle işlerinde kendileri ya da çalışma arkadaşları için aşırı sıkı bir performans standardı belirleyerek mükemmeliyetçi olma eğilimi gösterirler. Örneğin, bütün ölçüleri mükemmel bir biçimde almaya çalışan bir inşaat işçisi tekrar tekrar ölçü alarak çok fazla zaman kaybedebilir ve işini zamanında bitiremeyebilir. Aynı şekilde elemanlarının işe gelme zamanına çok sıkı bir yaklaşım gösteren şefler eleman işe birkaç dakika geç geldiği takdirde çok öfkelenebilir. Benzer olarak, A’nın altında not almayı kabullenemeyen bir öğrenci, son sınavından B aldığı için bir hafta ya da daha uzun süre boyunca depresyona girebilir.

Temizlik ve Estetik:
Temizlik konusunda mükemmeliyetçi olan kişiler genellikle başka şey yapma vakitleri kalmayana dek temizlik yaparlar. Bazen bu kişilerin temizlikle ilgili katı inançları vardır. Mükemmeliyetçilik, bu tip bir temizlik ve estetik standardına uymayan oda arkadaşları ya da eşlerin arasını açabilir. Örneğin, evin günde iki kere temizlenmesi gerektiğine inanan bir kişi ev arkadaşını işbölümü yapmaya ikna etmekte güçlük çekebilir, özellikle de ev arkadaşı evin haftada bir kez süpürülmesinin yeterli olduğunu düşünüyorsa.
Düzen: Mükemmeliyetçilik, eşyaları belli bir düzen içinde yapma ihtiyacına yol açabilir. Örneğin, bu tip mükemmeliyetçiliğe sahip kişiler bütün giysilerini belli bir düzene göre katlayıp dolapta tutma ihtiyacı hissedebilir. Düzen düşkünü bir başka birey ise hergün saatlerce yapılması gerekenler listesi yazabilir.
Yazma: Yazma mükemmeliyetçi bir kimse için zor olabilir. Örneğin yazarken hata yapmaktan korkan bireyler form doldururken, mektup yazarken ve yazılı ödevlerini yaparken çok zaman harcar. Mükemmeliyetçi öğrenciler ödevlerini yapmak için gerekenden fazla vakte ihtiyaç duyduklarından dolayı ödevlerini teslim etmede güçlük çekerler. Mükemmeliyetçilik aynı zamanda, ödevi vaktinde vermeme endişesini yaratır o da ertelemeye yol açabilir. 
Konuşma:
Konuşmayla ilgili mükemmeliyetçi olan kişiler genellikle nasıl konuştukları ile ilgili o kadar dikkatlidirler ki, kelimeleri yanlış telaffuz etmekten ya da söyleyeceklerini yanlış söylemekten endişe duyarlar. Bazı mükemmeliyetçiler başkaları için oldukça katı standartlar koyarak bir hata duyduklarında, hata ne kadar önemsiz olursa olsun onu düzeltme ihtiyacı duyarlar.
Mükemmeliyetçilik ve Üstünlük
Silverman’a göre (1993), merak ve mükemmeliyetçilik üstün yetenekli kişilerin insafsız dürtüleridir. Her ikisi de “tedavi” edilemez ve edilmemeleri gerekir. Üstün akıl, tehlikeli olduğu durumlar da dahil olmak üzere, her zaman sorgulayıcıdır.
Adderholt-Elliot (1991), üstün yetenekli çocukların mükemmeliyetçi davranışa karşı savunmasız olduklarını ifade etmiştir. Kendisi, mükemmeliyetçiliğin üstün nüfusta daha çok problem olarak yaşandığını düşünmektedir ve ona göre mükemmeliyetçi davranışlar, bireylerin sadece kendilerinin yüksek standartlara sahip olmalarından dolayı değil, aynı zamanda doğum sırası, mükemmeliyetçi anne-babalar ve öğretmenleri ile arkadaşlarından gelen baskılar gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkmaktadır
Silverman (1995) tarafından ebeveynlere yönelik yol gösterici öneriler şunlardır:
Özelliği takdir edin.
Bunun yararlı bir amaca hizmet ettiğini anlayın.
Kendinize öncelikler tanıyın.
Kendiniz için yüksek standartlar belirlemeye devam edin, ancak bunları başkalarına empoze etmeye çalışmayın.
İlk denemelerinizde başarılı olamasanız bile çabalamaya devam ediniz.
Mükemmeliyetçilikte acı vardır.
Başarısızlıklarınızdan dolayı kendinizi cezalandırmayın.
McIntyre (1989), şu stratejilerin mükemmeliyetçi öğrencilerde işe yaradığını ifade etmiştir:
Hata yapmak konusunda izin verici olmak,
Verilen ödevleri bölüm başlıklarını (outline) hazırlamak,
Kaba taslak oluşturmak ve son halini vermek gibi bölümlere ayırmak, 
Hata yapıldığında verilebilecek uygun tepkiler hakkında tartışmak, 
Sıklıkla doğru cevapların beklenildiği ödevler yerine yaratıcılığın ve kişiye özgü cevapların beklendiği notla değerlendirilmeyen ödevlerin verilmesi. 
Gerektiğinde bir ödev üzerinde çalışırken zaman sınırlaması koymak ya da üzerinde yapılacak düzeltmeleri kısıtlamak 
kullanılabilecek yöntemler arasında yer alabilir
Brophy ve Rohrkemper’in önerdiği mükemmeliyetçilerle çalışan etkili öğretmenin kullanabileceği stratejiler şunlardır: 
Dostça ve destekleyici bir öğrenme ortamı kurmak,
Hata yapmanın öğrenme sürecinin doğal bir parçası olduğu beklentisini oluşturmak,
Kendilerini öncelikle öğrencinin performansını değerlendirmek üzere orada bulunan otorite figürü olarak sunmak yerine, temel olarak öğrencinin öğrenmesini arttırmakla ilgilenen rehber olarak tanıtması,
Mükemmeliyetçiliğin üretkenliği kısıtladığını açıklamak,
Ödevlerde beklenen performansın öğrenme ve gelişmenin olduğunu vurgulayarak ifade etmek,
Mükemmeliyetçi öğrencilerle çalışırken kullanılabilecek en etkisiz stratejiler:
eleştirmek veya sürekli kusur bulmak, 
değişim konusunda başarısız olduklarında cezalandırmak, 
mükemmeliyetçi eğilimlerini kontrol ve baskı altına almak veya 
problemle baş etmek yerine yokmuş gibi davranma